8 Haziran Pazartesi günü iki öğrencilerim - bloglarımıza yazılmak için takma ad olarak “Bidon” ve “Boncuk” - ile beraber geçen günlerden daha fazla şarkılar söyledim v(^^)(^^)(^^)v
Özellikle Tegomass'ın “Yoru wa Hoşi wo Nagamete okure” - aşağıdaki birinci videosu - şarkısı beraber tekrar tekrar söyledik :)
Ayrıca Bidon'un tarafından tanıştırdığı Tegomass'ın “Sayonara ni Sayonara” “Kiss (Kaerimichi no Love Song)” “Hanamuke” - aşağıdaki ikirinciden dördüncüye kadar videoları - şarkıları da beraber söylemeye başlayalım diye konuştuk :)
Beraber şarkı söylemek hem birliktelik hem de konsantrasyonla hareket gücü güçlendirmek için çok uygun olur d(^^)b
Öğrencilerimden biri bunu görür görmez şaşırdı.
Ama ben “Bu resim 3.Bölümü içindeymiş” söyleyince onlar fark eder gibi görünür.
Zaten 3.Bölümümüzdeyiz.
Draması zaten sürüyor.
Onlar benim ilk defa “Love Live!”den bahsettiğimde ya da önce bahsetiğim videosunu izleyerek anladığım komplosunu anlattığımde onların isteyerek yapılan hareketleri gerek fark etmiş.
Tabii ki ben dönmek istemeyenlerini dönmeye zorlamak istemem.
Onlar ayırıcılığına ihtiyacı fark ediyor.
Dönmek isteyenler ise bu draması sürdükçe davet yoksa yabancılaştırdığı gibi ayrıldığı gibi düşünerek yalnız ve üzgün olabilir.
O zaman biz öğrencim olduğu herkesi, otuz kişi artı özellikle daha bir kişi, tek tek hatırladık.
Ben onlara konuştum ki yüzeysel ilişki sadece gerçek kalplarını gizlemek için gösteri - kendini kandırması - , onlar “Love Live!” kızlar gibi davet edirse de öğrencilerimden hem yüzeysel olarak konuşmaya istek hem de gerçek olarak konuşmaya cesaret yok olduğu birleri olabilir, ve cesaret alıp gerçek kalplarını karşılaşıp sorun çıkarsa da başa çıkabilince güven ilişkisiye kapı açabilir.
Biz şu anda güven ilişkisiye girişiye ulaşabiliriz.
Öğrencilerimden biri bunu kalındı.
Ben bu blogum içinde onu Japonca ile Türkçe dil oyunu olarak "Bidon" seslenirim.
Bidon nedeni söyleyemedi de bence buraya gelen herkese ondan mesaj diye düşündüm.
Google Analytics sayesinde bloglarımıza gelen ziyaretçilerin ortalama üç ya da beş dakika kaldığı belli oldu.
Öyleyse onlar cümlelerimi ciddi okuyorlar diye düşünerek sevindim.
O halde sitelerimize gelen ziyaretçilerinden çoğu cümlelerimi fazla okumuyorlar gösterildi.
Ama orada öğrencilerimin cümlelerinden bazıların ortalama on dakika ya da daha fazla okunduğu belli oldu.
Bunu çok sevindim.
Bu sonucuna dayanarak ben sitelerimle bloglarımın rollerini tekrar düşünüyorum.
Yani sitelerimde özetlerini göstererek bloglarımda detaylarını anlattığım gibi.
O zaman deney olarak bu yaptım.
Video ise Chopin'in bir "noktürn" ekleniyorum.
Çocukluğumda annem evimizde piyano dersleri veriyordu.
Ben hergün piyano sesini dinliyordum.
Belki o yüzden benim için piyano sesi rahat olarak çalır.
Ayrıca öğrencilerimden biri de bu "noktürn" seviyor.
Geçen pazartesi günün derste öğrencilerimle daha fazla güvenilir birliğimizi doğruladık.
Yanımda kalan iki erkek öğrencilerimden, başka öğrencilerime daha az ilişkin biri bile bir daha öğrencimle benimle aynı duygunu birden ifade etti.
Hepimizin aynı duyguyla çıkanlarının döndüğünü dilediğimiz belli oldu.
Aslında geçen cumartesi günü ve pazar günü ikisiyle derste ben “Love Live!” adlı bir animasyon filminden bahsettim.
Gerçekten ben o filmi hakkında hiç bilmedim.
O halde onu seven bir öğrencim tekrar tekrar bana ondan bahsetti.
O yüzden ben onu izlemeye karar verdim.
Ama şimdi vaktim fazla yok.
O zaman üç ay arasında yayınlanmış birinci sezonu televizyon dizisini otuz dakikaya kısaltılmış bir filmini bulup izledim.
Aşağıda benim izlediğim filmi. Sadece Japonca....
Daha aşağıda “Love Live!” hakkında İngilizce’de açıklayan bir filmi.
İzleyince ben şaşırdım.
Çünkü bu hikâyesi jukumuzdaki bizim durumumuza benzer.
Yani hikâyesi içinde ”OKUL İDOL PROJESİ” başlayan kızlar yalnız olarak başlamış, üye sayısının artmadığı sıkıntı zamanı dayanarak geçirmiş, üye olacak kızlar ise öncelikle üye olmak istemediği gibi isteğini gizlemiş.
Ayrıca üye olunca çoğu başka kızları tarafından davet edilmiş....
Geçen cumartesi günü ve pazar günü bunları konuştuğumda bunu seven bir öğrencimin ciddi olarak düşündüğünü hissettim.
O zaten “Benim sevdiğim kızların görüntüsü değil.” diyordu.
Ama diğer birinin içi bizim için fazla belli değildi.
O halde geçen pazartesi günü o buraya gelir gelmez öncelikle çıkanlarından biri hakkında söylemeye başladı.
İşte hepimizin aynı duyguyla çıkanlarının döndüğünü dilediğimiz belli oldu.
Ne kadar sevindim ya!?
Fakat buna karşı, ne yazık ki, bence neşesiz üzgün sonuç bile tahmin ediyorum.
Çünkü benim tecrübelerime dayanarsam yanımdan çıkan öğrencilerimin çoğu beni unutmuş, yani hem benimle tecrübeleri hem de benim karakterimi unutmuş.
İkisi bana “Sizin konuştuğunuz gibi konuşan birini hiç tanımadık.” diye konuşuyor.
Nedeni gösteriyor düşünüyorum.
Tabii ki beni unutan çıkanlar dönmeyecek.
Ama yanımda kalanlar ana üyemiz olacak.
Bana göre önceki buralar sadece ayaktakım oldu.
Önce öğrencilerimle ebeveynlerinden kimse jukumuzun özelliğimizin önemiyle ağırlığını fark etmedi.
Tekrar dönenler artık ayaktakımdan biri olmaz.
Çünkü onlar benimle kalanların sürekli ümitli dayandığımızı baktığından sonra, yani özelliğimizin önemiyle ağırlığını baktığından sonra, kendi iradesiyle tekrar üyemize katılmışlar.
Yani bir problemine karşı başarmak tecrübe sayesinde benim için gerçek öğrencilerimle ebeveynlerimi ve gerçek Awaya-Juku'yu görmek zamanım gelmiş!
Ondan sonra ne var?
Gerçekten on dokuzuncu yüzyıl ya da daha önce Japonya'daki jukuların olmuş gibi burası da sadece özel eğitim kurumu değil aynı zamanda araştırma merkezi olacak düşünüyorum.
Bu konu birgün yazacağım.
Dipnot olarak:
Son günlerde, yani geçen pazartesi gününden sonra, daha fazla ümitli bir olay oldu.
Ben ders yoksa da sosyal ağlarla öğrencilerimle konuşuyorum da bir öğrencime şimdiki zorluğumuz gerçek güven ilişkimizi kurmak için gerekli konuştum.
Yani “güven ilişkisi” adlı sahte gibi kaplama gibi hafif ilişkilerinden mezun olup gerçek güven ilişkimize girmek için gerekli konuştum.
İşte biz o girişine ulaştık!
Kimin söylediğini bilmiyorum da “Zorluk aynı zamanda fırsat olur.”
Dünkü dersde ben öğrencilerime "KENDİNİ KANDIRMA'yı kabul etmemek" hakkında konuştum.
Bu benim zaten önemini belirttiğim "GERÇEKLERDEN KAÇMA"nın değişik tarafı olur.
Ayrıca Yokosuka şehrindeki Awaya-Juku'da benim her zaman önemini belirttiğim birşey olur.
Hazırlanmış akranları, düzenlemiş durumları veya verilmiş izlenimleri kendi seçimleri olarak inanmak için "KENDİNİ KANDIRMA " gerekli.
Buna karşı bu jukude (yani bu dershanede) öğrencilerim gerçekten kendi seçimleri olarak akranları, durumları ve izlenimleri tecrübe eder.
Ama bu devirde bu dünyada, özellikle bu bölgemizde öyle seçmek kolay değil.
Yanımızdaki kimse öyle tecrübe etmemiş.
Ama öğrencilerim ise burada cesaret ve kalbinde güç kazana geldi.
Güçlü [özbenlik] ile bilinmeyenleri açıkça görebilen, kaygılarını aşabilen ve öz güveni sahip olan oluşturan güçleri.
O yüzden ben onların "KENDİNİ KANDIRMA'yı kabul etmemek" yapabildiğini inanıyorum.
Onlar arrangementsler yoksa hikâyeyi gerçek oluşturabilir inanıyorum.
Ben bunu bekliyorum.